Skip to content

Tavla ve Hayat (6) Aşk Sonuçtan Muaftır

Facebookmail

Oyunun başında iki pul rakibin sahasında müşkül durumdadır. Bazen ilk zarda geliveren bir şeş-beş (6-5) pullardan birini kurtarır ancak giden pulun aklı geride kalmıştır. Bu durumu tabir etmek üzere Amerikalılar “lover’s leap” deyimini münasip görmüşler, yani sevgilinin sıçraması. Kara kara düşünür giden pul, geride kalan pulu kurtarmak nasıl mümkün olacaktır? Acemi oyuncular duruma papatya falı bakar gibi “ha şimdi kurtulacak, kurtulabilir, kurtuldu, kurtulmadı” diye yaklaşıp adeta takıntı haline getirirler. Halbuki aşkta sonuç yoktur, elden gelenin en iyisidir belki de. Sonuç, tavlaya baştan itibaren yerleşmiş bir kavramdır. O da amacının içinde sonuç saklar her insan meşgalesi gibi. Halbuki baştan içine gömdük diye, her oyunun içine dalıp sonucu aramak zorunda mıyız bilinmez. Tavlayı seven amatör insanla ekmeğini kazanan profesyonel tavlacı arasında bu açıdan bir fark var mıdır? Ne kadar da çok soru oluverdi birdenbire!

Sevgilinin sıçradığı oyunları çok defa oynama şansına nail olan kişi zamanla ayrılığın bütüne olan etkisini fark etmeye başlar. Artık kurtulmuş o bir fazla pulun verdiği avantajla (yani daha büyük bir ekiple) ön cephede faaliyet gösterebilecek ve vakti geldiğinde kavuşmak mümkün olabilecektir. Artık alelacele kurtarma paniğinden sıyrılmış ve duruma avantaj olarak bakan bir planlama esastır. Acaba romantizm ölmüş müdür? Bir defaya mahsus yaşanmışlıklar ve aynı şansın bir daha ele geçmeyecek olması mıdır olanların özeti? İşte bu noktada sonuç odaklı bakış açısından sıyrılmak imdada yetişecektir. Oyunun başında şeş-beş gelene kadar orada öylece oturan sevgililer hiç mi güzellik yaşamamışlardır? Oyuna başlarken pulları dizen eli ve orada geçirdikleri zamanı nasıl yadsıyacaklardır? İşte yine tavlanın zamanı temsil etmesi dönüp geliyoruz. Tam olarak yaşanmış bir an’ı sonsuzluktan ayıran nedir? Sorular çok oldu dedikçe çoğalıyor. Güzel bir bakıştan daha fazla ne bekleyebiliriz? Biriken anlar mıdır yaşam yoksa belki de tek bir an mıdır? Artık bu sorular tavlanın bize sunduğu sonsuzluklar dünyasına adım atmamızı gerektiriyor. İnşallah daha fazla soru üretmeden yazıyı tamamlarız 🙂

Bitimlerde ise zamanın rahatsız ediciliği. Belki silmeliyiz bitişleri lügatimizden. Sonuç kelimesinin içerdiği “son” ve “uç” ifadelerine bakarak bir son için veya bir sonuç için mücadele etmenin yanlışlığını anlayabiliriz. Mücadele edilecek olan sadece ve sadece bir andır. Bir selam verildiğinde sadece ve sadece o selam verilirse, yaşanan an tek bir selamdır. O zaman bir selam tek başına doyurucu olacaktır. Her hamle, önce selam verilmesi gereken bir durumdur. Bu durumun ortaya çıkması bir sürü mucizenin ard arda gelmesiyle mümkün olmuştur. Mucizelerin farkına varan insan takdir eden ve şükreden insandır. Şükreden ve selam eden insan önündeki probleme temiz bir başlangıç yapacaktır. Önceki hamlelerde yaptığı hataların doğurduğu pişmanlığın veya özel bir oyunun neticesinin, şu anda önünde bulunan duruma vereceği yanıt ile alakası yoktur. İşte beyninin ve kalbinin ortak yakalayacağı kıvam budur. Kalp şükreder, pişmanlık ve endişenin izlerini taşımaz, beyin yanıt vermeye hazır ve sonuçtan muaf olarak orada nazırdır. Aşk bütünüyle yaşanır, üst üste gelmiş mucizelerin senfonisi duyulur ve bir kardelen çiçeği tek başına dünyayı doldurur.

Facebookmail

1 thought on “Tavla ve Hayat (6) Aşk Sonuçtan Muaftır”

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *