Skip to content

Tavla ile Hayatı Basında Buluşturunca

Facebookmail

Beş sene önce tavla ve hayatı kaynaştırmak üzere yola çıkmıştık. Basına ilk yansımamız ise felsefe ve sağlık üzerinden oldu. Sitenin kurucusu olarak filozof ve Alzheimer hastalığı konusunda otorite olarak tanıtıldım 🙂 Bu yazı ile basındaki yansımanın kısa dönem öyküsünü, basında çıkan örnek bir yazının bağlantısını ve tavlanın nelere yarayabileceği konusunda basına malzeme teşkil eden yazının aslını sunacağım.

Geçtiğimiz hafta sonu gerçekleştirilen İSTAVDER 7. Yıldönümü Turnuvası öncesinde bir basın bülteni hazırlama üzere İSTAVDER Başkanı Fuat Erdağ beni arayıp tavla ile ilgili bazı sorulara cevap vermemi rica etmişti. Daha önce de Bursa ‘daki bir turnuvada WBF Bursa Direktörü Ece Tamer ‘in şirin düşüncesinden doğan ödüllerden “En Filozof Oyuncu” ödülü katılımcıların oyu ile bana verilmişti. Ben de matraklık olsun diye basın bülteni için cevaplarımı sunarken bundan bahsetmiştim.

Aşağıda hem basında yer alan yazılardan birini hem de tavlayı kabullenmekte zorlananlara bir güzellik olarak neden tavla konusundaki fikirlerimi bulacaksınız. Beş senelik yolculuk boyunca vardığımız bu noktaya erdiren herkese teşekkürlerimi sunuyorum. Bu zamana kadar olduğu gibi bundan sonra da tavlavehayat ailesi olarak tavla adına olan güzelliklere ve insanın değerini hatırlatmaya devam edeceğiz.

BASINDAN

Dünya Gazetesi – Tavla Tutkunları İstanbul ‘da

TAVLA VE HAYAT: NEDEN / NASIL?

Türkiye’deki tavlaya yaklaşımda neler değişmeli? Nasıl?

Türkiye ‘de tavla halk arasında çok yaygın oynanmakla beraber çok naif bir seviyededir. Bu noktada “çok” oynanmasını avantaja çevirip dünya tavlasında bir marka olmak mümkündür. Ancak seviyesinin “naif” olması konusunda bir çalışma yapılmadan bu hareket sağlanamaz. Özellikle şanstan başka bir şey değilmiş gibi kabul görmesinin üzerine gitmek gerekmektedir.

Örnek çalışma olarak hem tavlanın diğer ülkelerdeki konumundaki hareketlenmelerden hem de diğer oyun türlerinden bahsedilebilir. Mesela ABD, Danimarka ve İngiltere ‘de tavla seçmeli ders olarak eğitim müfredatına girmeye başlamıştır. Bazı makalelerde tavlanın günlük hayata katkısının olumlu olacağı beklentisi yer almakta ve bu beklentiden dolayı akademik hayatta yer bulmasının faydalı olacağına değinilmektedir (Örnek: http://usbgf.org/learn-backgammon/decision-analysis/). Satranç oynamanın düşünce gücü üzerine olumlu etkisi kabul edildiğinden dolayı bizdeki okullarda dahi yer bulmayı başarmasından yola çıkarsak, tavlanın yeterli pedagojik destekle daha yüksek bir yeri bulması çok daha olasıdır. Buna sebep ise tavlanın insan beyninin potansiyel gücüyle örtüşme imkânlarının daha geniş olması, hayata dair (şans, fırsat, risk, strateji, taktik, planlama, test etme, …) alanlarla çok daha iyi örtüşmesidir.

Bundan dört sene önce bu misyon doğrultusunda http://tavlavehayat.com sitesi kuruldu. Burada her türlü eğitim malzemesi yanında tavlanın hayatta olmanın getirdiği durumlarla olan örtüşmesi sergilenmekte. Bu ay içerisinde de günümüz dinamik kısa içerik ihtiyacına karşılık gelecek alt bir site olan http://oyun.tavlavehayat.com devreye alındı.

Tavlayı iyi oynamanın, matematik ve fen temelli stratejiler geliştirmenin günlük hayata bir katkısı var mı? (analitik düşünme veya  problem çözme yeteneklerini  geliştirmek vs.) Nasıl?

Tavlanın insan beyni ve düşünce yapısı ile doğal örtüşen bir doğası vardır. En basitinden başlarsak tavla bir yarış oyunudur. Yarıştaki durumun tespiti açısından oyuncuyu hem kendi tarafı hem de karşı taraf için çok basit bir ağırlıklı toplam formülünü defalarca uygulatmak durumunda bırakır. Kafadan yapılmak zorunda bırakılan bu kadar basit bir işlem ile günlük hayatta işlem yapma tembelliğinden kurtardığı gibi ilerde yaşanacak Alzheimer hastalığı riskini de düşürür. Sayma, toplama, çıkarma ve çarpma temelli bu basit işlemlerden sonra basit ihtimal hesapları gelir. Mesela “ne kadar ihtimalle kırılıp ne kadar ihtimalle kapı alabileceğim” sorularının cevabını verebilmek için bu sefer zar kombinasyonları ve onların içerdiği ihtimaller arasında gezinmek, bu sırada bunları akılda tutmak ve daha sonra da gireceği riskin gördüğü fırsat ile dengesini hesaplamak gerekir. Birkaç hamleyi içeren durumlarda ise bileşik ihtimali gerekli çarpma ve çıkarmaları yaparak bulmak ve bundan istisnai durumları tenzilat yapmak gerekir. Bunlar sadece başlangıç ve minimum olmakla beraber ülkemizde oynanan “naif” tavla ne yazık ki bu seviyeye ulaşamamıştır. Bu iki temel taktik alan ve portföy yönetimi diyebileceğimiz maç seyrinin takibi, turnuvada mücadele edilecek alanların seçimi, bütçe yönetimi, … gibi mevzular finans dünyasının alanlarıdır.

Bunun üzerine çıkıldığında taktik yaklaşımlardan çıkıp stratejik alanlara gireriz. Burada en önemli göstergelerden birisi oyun planıdır. Hangi plan ile ne kadar yüzde ile kazanıp ne kadar yüzde ile mars edeceğimizi ve bunların karşı taraf için olan sayılarını da bulmamız gerekir. Oyun planları arasında esneklik, birinden diğerine geçiş, belirli bir plana tam olarak bağlanmak gibi her tür planlama işinde ortaya çıkan alanlara gireriz. Ayrıca planlamanın ötesinde bir düşünce ve karar verme (decision making) problemidir tavla. Birçok kriter açısından hangi kriterin hangi durumda öncelikli olduğunu belirlemek ve ona göre karar almayı gerektirir.

Tüm bunların üstünde geleneksel tavlamızda olmayan bir boyut da oyunu katlama kısmıdır. Oyunun bir noktasında oyuncu iki misline oynama önerisi getirebilir. Mesela oyun değeri başlangıçta bir puan iken bu öneri getirilir ve kabul edilirse oyun değeri iki puan olur. Bu önerileri getirebilmek için hangi tarafın ne oranda maç kazanabileceği, durumun skor açısından yeri gibi birçok ekstra taktik ve stratejik öğeler barındıran bilginin hazmedilmesi gerekmektedir.

En son ve en önemli olarak http://tavlavehayat.com sitesindeki “Makale”lerde sunulduğu ve ilerde de örnekleneceği gibi tavla oynayanlar bir müddet sonra iyi olanın uzun vadede kazanacağı ancak kısa vadede herkesin herkesi yenebileceği bilgisiyle yüz yüze gelerek hayatı karşılamak açısından eşi benzeri olmayan bir nimeti yakalarlar. “Naif” yaklaşımın kısaca şans olarak adlandırdığı ve garip baktığı şeye tavlacı garip bakmaz ve hatta zamanla doğanın bu doğal halini sevmeye başlar. Tavlacının doğru yaklaşımla hümanist olmaması imkânsızdır. Yenilmeyi de yenmeyi de doğal olarak karşılar. “Amor fati” der ve hem kaderini hem de esasında aynı doğal kanunlara tabi olan rakibini sever.

Tavla, satranç gibi düşünsel melekeleri aktive ederken aynı zamanda her yaştan ve meslekten kişileri bir araya getirip; hem düşünsel, hem felsefi hem de spiritüel boyutları harmanlayarak bizi doğal hümanist halimize hızla geri döndürür.

Sabri Büyüksoy

Facebookmail

1 thought on “Tavla ile Hayatı Basında Buluşturunca”

  1. sabri bey sizi kutluyorum tavla konusunda normal naif tavladaki şans faktörünü duymakta gına geliyor. insanlar yzde 30 şans olduğunu unutuyorlar yenme yada yenilme esnasında direk şansın çok deyip savuşturuyorlar ama sizin makalelerinizi biraz okumak gibi maharetleri olsa eminim bu düşüncelerinden vaz geçerler.artı İstanbul gibi mega şehirde halen turnuvanın yapıldığından çoğu kimsenin haberi bile yok.sizinle tanışıp oyun oynadığımada çok sevindim centilmen ayrıca çok kibarsınız yorumlarınızı takip etmeye devam.tşk

Leave a Reply

Your email address will not be published. Required fields are marked *